OSMAN AĞAMIZ’I ÖLÜMÜNÜN 96.YILINDA BİR KEZ DAHA MİNNET VE ŞÜKRANLA ANDIK - Seyfullah ÇİÇEK

OSMAN AĞAMIZ’I ÖLÜMÜNÜN 96.YILINDA BİR KEZ DAHA MİNNET VE ŞÜKRANLA ANDIK


Kurtuluş Savaşımız’ın efsanevi kahramanı, Atatürk’ün Fedaisi, 47.Giresun Gönüllü Alayı Komutanı Milis Piyade Yarbay (Sicil no:342) Osman Ağamız’ı, ölümünün (2 Nisan 1923) 96.yılında bir kez daha minnet ve şükranla andık.

Çoğunuzca malum olduğu üzere geçen hafta, TRT’nin bir yarışma programında, Kurtuluş Savaşımız’ın efsane kahramanı, Atatürk’ün Muhafız Birliği Komutanı ve Fedaisi Topal Osman Ağa’mız,  Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey’in katili olarak lanse edildi.

Bu olay, Giresunlular’ın, Giresun’la ilgili sivil toplum örgütlerinin, siyasilerimizin ve hatta Giresun dışındaki çok sayıda vatandaşımızın büyük tepkisiyle karşılandı.

Sonunda TRT özür mesajı yayınlamaya mecbur kaldı.

Konuya ilişkin bugüne kadar  kaleme aldığım yazılar uzak köye yol olur.

Bize susmak yakışmaz, yine yazacağım.

İki kere ikinin dört ettiği kadar eminim ki, Ali Şükrü Bey’i, Osman Ağa öldürmemiştir.

Perde arkasında bu cinayeti işleyenlerin asıl amacı,  Osman Ağa üzerinden Atatürk’ü suçlamaktır.

 Kurtuluş Savaşı kazanılmış, 9 Eylül 1922 tarihinde düşman denize dökülmüş, yeni kurulacak olan devletin doğum sancıları başlamıştı.

Atatürk ve Fedaisi Osman Ağa, onların bu oyununu bozunca, şeytanın bile aklına gelmeyecek ustaca bir kumpasla, liderleri pozisyonunda olan kendi adamları Ali Şükrü Bey’i ortadan kaldırarak, suçu Osman Ağa’nın üzerine atmışlar, azmettirici olarak da Atatürk’ü suçlamışlardır.

Atatürk her nereye giderse gitsin, mutlaka yanında Giresunlu fedailerini de götürüyordu.

Canını sadece onlara emanet ediyor, onlar sayesinde kendini güvende hissediyordu.

   Bu nedenle 2. Gruba mensup kumpasçılar, hedeflerini gerçekleştirebilmek ve Osman Ağa’yı ortadan kaldırmak için düzenli ordunun erlerinden kurulu Muhafız Birliği’nin komutanı olan Üstteğmen İsmail Hakkı Bey (Tekçe)’i kullanmış olmalılar diye düşünüyorum.

1921 yılında Trabzon’da, Osman Ağa’nın abazıpkalı adamlarını yanına alarak Trabzon Kayıkçılar Kahyası Yahya Kahya’yı nasıl ortadan kaldırdıysa (ki, 1977 yılında bu olayı itiraf edene kadar, bu suç da Osman Ağa’nın yakasına yapıştırılmıştı), Ali Şükrü Bey’i de Osman Ağa’nın abazıpkalı adamlarını kullanarak cinayeti işlemiş, suçu da Osman Ağa’nın üzerine yıkmıştır.

Ali Şükrü Bey’in katili olduğuna dair verilmiş bir mahkeme kararı olmadığından, Osman Ağa bugüne kadar hukuk tabiriyle “zanlı” olarak kalmıştır.

Nitekim TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, Ali Şükrü Bey’in cenazesinin Trabzon’a götürülmesine ilişkin Bakanlar Kurulu’na gönderdiği 5 Nisan 1923 tarihli yazısına şu ifadelerle giriş yapmaktadır:
            “Heyet-i Vekile Riyaseti Celilesine,
Osman Ağa tarafından katledildiği ZANNEDİLEN Trabzon Mebusu Ali Şükrü Efendi’nin yarın trenle İstanbul’a ve oradan Trabzon’a nakli için…”
            “Katledildiği zannedilen” ifadesine dikkat buyurun. Bu ifadeye göre Osman Ağa, “katleden” değil, sadece “zanlı”dır. Suçluluğu mahkeme kararıyla kesinlik kazanmayanlara da hukuk dilinde “zanlı” (sanık) denir.

Osman Ağa’nın, Ali Şükrü Bey’in katili olmadığının bir başka delili de, A. Şükrü Bey’in oğlu Nuha Doruker ile Osman Ağa’nın büyük oğlu İsmail Bey’in buluşmasında anlatılanlardır.

Görelim bakalım, bu bulaşmada neler olmuş.

Tarih, 23 Ekim 1959.

Nuha Doruker anlatıyor:

 “Giresun’a geldim. İsmail Feridun Beyi (Osman Ağa’nın oğlu) arayıp buldum. Benim Ali Şükrü Bey’in oğlu olduğumu duyanlar bu vaziyete hayret ettiler. Halbuki bunda hayret edilecek bir cihet yoktur. Çünkü babamı Osman Ağanın öldürmediğini ben çok iyi biliyorum. Hatta bu iki aile arasında öteden beri hiç husumet yoktur. Babalarımız İstiklal mücadelesinde bir kardeş gibi biri Meclis’te biri cephede canla başla çalışarak üzerlerine düşen vatani vazifelerini yaptılar. Babamın öldürülmesinden sonra, gerek gazetelerin, gerekse kitap şeklindeki neşriyatların hepsi hakikatten uzaktır. Babamı Osman Ağa öldürmedi, babama ait not defterlerinden ve şifreli mektuplardan biz işin aslına vakıfız”

Kim ne derse desin, Topal Osman Ağa silahıyla, Ali Şükrü Bey de milletin vekili sıfatıyla Kurtuluş Savaşımız’ın kazanılmasında kanıyla, canıyla mücadele etmiş iki kahramandır.

Her ikisine de Allah’dan rahmet diliyor, sözü; “Balkan Gazisi” ve “İstiklal Savaşı Gazisi” gibi iki “Gazilik” ünvanı bulunan ve ayrıca “İstiklal Madalyası” ile taltif edilen Osman Ağa’nın hakkını teslim etmiş olan başta Atatürk olmak üzere,  namuslu kişilerin övgü dolu sözlerine bırakıyorum:              

“Topal Osman değil, Cumhuriyet’in banisi Osman Ağa!” (Atatürk)

“Osman Ağa’nın, Çarşı içinde bir yere altından bir heykeli yapılsa azdır.” (Atatürk)

“Atatürk’ün ve bu milletin muhteşem fedaisi” (Murat Sertoğlu)

“Batum Fatihi” (Hasan İzzettin Dinamo)
“Mangal yürekli adam” (Hasan İzzettin Dinamo)
“Pontuscuların Azraili” (Hasan İzzettin Dinamo)
“Sakarya Kahramanı” (Ömer Sami Coşar)
“Karadeniz boylarında Pontus-Rum devleti hayallerine darbe vuran adam” (Ömer

Sami Coşar)
 “Milli Kahraman” (Mahir İz)
“O yeni bir ‘Köroğlu’dur, ‘Milli bir kahraman’ dır, ‘Halk Kahramanı’dır”. (Dr.Rıza Nur)

 “Destan Kahramanı” (Falih Rıfkı Atay)
“Gerçek bir Kahraman ve vatansever bir Türk” (Prof.Dr.Faruk Sümer)
“Gerçek bir Anadolu yiğidi, gerçek bir kahraman, nesillerden nesillere geçecek

efsane” (Altemur Kılıç)

“Timurlenk gibi bir cengaver” (37.Fırka Komutanı Miralay Hacı Hamdi Bey)

“Karadenizli milli kuvvetlerin başında ‘Osman Ağa’ isminde bir kumandan

bulunuyordu. Bunlar Karadeniz’den, Giresun’dan gelmişlerdi. Bir askeri kuvvet olarak hemen bütün muharebelere sevk olundular. Muharebelere iştirak ettiler, kahramanca cansiperane çalıştılar. Muharebelerden sonra çok itibarlı ve çok fedakar bir milis kuvveti olarak Atatürk’ün muhafızı durumunda bulunuyorlardı.” (İsmet İnönü)
            “Koçgiri İsyanı’nın bastırılmasında Giresun’dan 1200 kişi ile gelen Topal Osman –çok yakın dostumdur- ın büyük gayretleri oldu.” (Celal Bayar)

“…Mustafa Kemal’in durumu çok zayıflamıştı. Kendisine destek olacak bir

kuvvet, Topal Osman’ı ve kuvvetlerini gönderdim.” (Kazım Karabekir)

   “Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılmasında Milis Binbaşısı
Osman Ağa’nın kahraman gönüllü 47. Giresun Alayı’nın da diğer muvazzaf alaylar gibi çok büyük kahramanlık göstererek katkısı olduğu muhakkaktır.” (Gn. Kur. Bşk.lığı ATASE Bşk.lığı’nın 26.11.1992 gün ve 92356-92/1. As. T. Krl. yazısı).

YAZIYI PAYLAŞ!