Toplu Sözleşme Süreciyle İlgili Açıklama

PAYLAŞ

Kamu kurumlarında ve Belediyelerde çalışan işçilerin gözü kulağı Toplu Sözleşme haberlerinde. 
Halen yürürlükte olan Kamu Çerçeve Sözleşmesinin yürürlük süresi 31 Ekimde sona eriyor. 1 Kasım itibariyle yeni toplu sözleşme görüşmeleri başlayacak. Sendikalar yetki alarak toplu görüşmelere katılabilmek için çalışmalarına hız vermiş durumda.
Türkiye genelinde örgütlenme çalışmalarına devam eden ve Genel Merkezi Giresun da olan Tüm Genel İş Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi ve Tüm İş Konfederasyonu Karadeniz Bölge Koordinatörü  Yusuf Küçük Toplu, toplu sözleşme süreciyle ilgili bir açıklama yaptı.
‘’Bilindiği gibi, 696 sayılı KHK kapsamında merkezi idarelere ve belediye şirketlerine geçirilen 750 bin işçi hâlihazırda Çalışma Bakanlığı tarafından ilan edilen Kamu Çerçeve Sözleşmesi ile belirlenen haklardan faydalanabiliyorlar. 
Yani, işçiler adına sendikalarca yürütülmüş bir müzakere, bir pazarlık sonucu elde edilmiş kazanımlar söz konusu değil. Bakanlık bürokratlarının hazırlamış olduğu bu tek taraflı sözleşmede yer yer taşeron dönemini aratan hükümler var. Mesai uygulaması ve yüzdelik farkların ortadan kalkması gibi bir çok hak kaybı yaşandı. Maalesef kamu kurumlarında çalışan işçilerin sosyal ve ekonomik hakları özel sektörde çalışanlardan daha geride.
Devlet kurumlarında taban ücret olan asgari ücretle çalışan, TÜİK verilerinde ortaya konan Açlık Sınırının altında bir ücrete mecbur bırakılan Kamu İşçileri var.
Bu da yetmezmiş gibi, birçok kurumda idarecilerin geçmiş dönemde taşeron firma sahiplerinin uyguladığı baskıları bile gölgede bırakan tutum ve davranışları var.
Biz, Tüm Genel İş Sendikası olarak saha çalışması yaparken karşımıza sendikacılar çıkmıyor. Sürekli onların avukatlığını, maşalığını yapan idarecilerle, bürokratlarla karşılaşıyoruz.
Biz, işçi ile görüşmek, onlara amacımızı, hedeflerimizi ve çalışmalarımızı anlatmak için kurumlara gittiğimizde, mevcut sendikaların yönlendirmesiyle önümüze saçma sapan engeller çıkararak işçilerle görüşmemize engel olan idareciler görüyoruz.
Acaba bu idareciler, devletin kurumlarını bazı sendikalara ipotek mi ettiler, diye merak etmeden de geçemiyoruz.
Oysa, Demokratik bir Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10. Maddesinde –bütün vatandaşların, eşit ve özgür haklara sahip olduğu- 
Türk Ceza Kanunu 118. Maddede ise – hiç kimseye bir sendikaya üye olması veya olmaması noktasında baskı yapılamayacağı, kamu otoritesini kullanarak baskı yapanların altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile yargılanacağı- hüküm altına alınmışken, bazı kanun bilmez, hukuk tanımaz idarecilerin üyelerimizi çağırarak açıkça tehdit ettiklerini öğreniyoruz.
Biz hiç kimseden ayrıcalık istemiyoruz. Bununla birlikte hiç kimseye baskı yapılmasını da doğru bulmuyor, kabul etmiyoruz.
Örneğin; İlimizde, bizim üyelerimize baskı uygulanmasına karşı çıktığımız gibi, bir başka sendikaya üye olan işçilerin kurum amiri tarafından teker teker çağırılarak hesap sorulmasını ve eski sendikalarına geçmeye zorlanmalarını, bu baskılar yapılırken ‘bakanlıktan talimat var’ gibi akıl almaz gerekçeler kullanılmasını da asla tasvip etmiyoruz. Bunu söylerken, söz konusu olan sendikanın bazı kurumlarda da bizim üyelerimize benzer baskılar kurduğunu bilerek söylüyorum.
İşçiye,
Belediye Başkanını seçme iradesi verilmiş.
Milletvekilini seçme iradesi verilmiş.
Cumhurbaşkanını seçme iradesi verilmiş.
Ama kendi sendikasını seçme iradesi bazı haddini bilmezler tarafından engelleniyor.
Biz bu kanun ve kural tanımaz idarecilerin tutum ve davranışlarının İşçinin vicdanını yaraladığını, Devletimizin itibarını zedelediğini görüyoruz. Buna karşı tavrımızı net olarak ortaya koyuyoruz.
Bu idarecileri tekrar tekrar uyardık.
Siz, kurumlarda sendika temsilcilerinden personel sorumluları yaparsanız bu işin adil bir tarafı kalmaz. 
Personel sorumlusu WhatsApp gurubundan her gün işçilere bizim sendikaya üye olacaksınız diye psikolojik baskı uygulamasına zemin hazırlarsınız. 
Şayet siz Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına bağlıysanız, bilin ki 10. Maddedeki eşitlik ilkesini açıkça ihlal ediyorsunuz. Ceza Kanunu 118. Maddeyi ayaklarınızın altına alıyorsunuz. Bir suçu kendi elinizle işlememiş olmanız sizin o suçtan masum olduğunuz anlamına gelmez. 
Göz göre göre ve bile bile böyle bir eşitsizliğe fırsat verirseniz, suç a da ortak olursunuz.
Bütün bu olup bitenler etrafında, üzülerek ifade etmek zorundayım ki; Bu anlayışla üye sayısını kazanarak Toplu İş Görüşmeleri Masasına oturacak olanlar, o masada işçinin hakkını arayamazlar. Onlar o masada, kendilerine sağlanan ayrıcalığın diyetini ödemek zorunda kalırlar.
Benim işçi kardeşim, Özellikle, 1 Kasım tarihine kadar önünde büyük bir fırsat olduğunu bilecek. Bu tarihe kadar hiçbir sendikanın diğerinden daha yetkili olmadığını ve hiçbir hak kaybının olmayacağını bilecek.
,
Eğer hakkının gerçekten aranmasını istiyorsa, önce bu güne kadar hiçbir hayrını görmediklerini bir kenara bırakacak. İşçinin aklını ve iradesini yok sayanları bir kenara bırakacak. Artık taşeron işçisi olmadığını, devletin iş güvencesi altında olduğunu bilecek ve kanunlarla güvence altına alınmış haklarını kullanacak. 
Kendi seçimini yapacak. İnandığı, güvendiği sendikaya üye olacak.
Biz Tüm İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜM İŞ) ve Tüm Genel İş Sendikası olarak, herkesin özgür iradesiyle, inanarak, üye olacağı sendikayı kendisinin seçmesini istiyor, bunun mücadelesini veriyoruz.
Bu inançla bütün işçi kardeşlerimizin gönlüne dokunuyor, derdiyle dertleniyoruz. Ve bu sayede üye sayılarımız her ay katlanarak artıyor ve en hızlı büyüyen sendika ve konfederasyon oluyoruz.
Herkes güzel şeyler olsun ister. Ama güzel şeyler görmek için çaba göstermek, adım atmak gerekir.
Siyasi Propaganda Toplantılarında boy gösteren, siyasi parti organı gibi hareket eden, partizanlık yaparak siyaseti işçinin iradesine ipotek koyma malzemesi olarak kullananların veya arka odalarda başka, mikrofon önünde başka konuşanların, işçinin hakkını ne şekilde ve ne kadar arayacağının kararı elbette işçiye aittir.
Biz, kendi doğrularımızın sonuna kadar savunucusu olacağız.

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN